logotype
  • Ana Sayfa
  • Dr. Turhan Güldaş Kimdir?
  • Kişisel Gelişim
  • TV Media
  • Basında
  • Blog
  • İletişim
YouTube
logotype
  • Ana Sayfa
  • Dr. Turhan Güldaş Kimdir?
  • Kişisel Gelişim
  • TV Media
  • Basında
  • Blog
  • İletişim
YouTube
  • Ana Sayfa
  • Dr. Turhan Güldaş Kimdir?
  • Kişisel Gelişim
  • TV Media
  • Basında
  • Blog
  • İletişim
logotype
  • Ana Sayfa
  • Dr. Turhan Güldaş Kimdir?
  • Kişisel Gelişim
  • TV Media
  • Basında
  • Blog
  • İletişim
Genel

Kategori: Genel

turhan-guldas-ertelenme-aliskanligindan-kurtulun
Genel
Ekim 13, 2025by turhanguldas

Erteleme Alışkanlığından Kurtulun

Erteleme Alışkanlığından Kurtulun

Ertelemek, korku sonucunda ortaya çıkar. İnsanlar gözlerinde büyüttüğü, yapamayacağından endişe duyduğu, zor olduğunu düşündüğü şeyleri yapmayı sürekli ertelerler. Ertelemekten kurtulmak için karar vermek gereklidir. Bir atasözü der ki; “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir.” Bu oldukça haklı bir düşünce biçimidir. İnsan ruhunu, beynini ve kalbini dinleyerek karar vermelidir. Kendi iç sesini duyan insan, kendisi için doğru olana karar verecektir.

Ertelemek insanların enerjisini tüketir. Ertelemek arkanızda dağların birikmesine sebep olur. Bir şeyi ertelemek onu yok etmez. Yapılması ertelenen her şey arka planda varlığını rahatsız edici bir şekilde sürdürmeye devam eder. Ertelemekten vazgeçip, yapmak için bir adım atılmazsa biriken işler kişinin yaşam enerjisinden çalmaya başlar. Cep telefonlarında arka planda gereksiz yere çalışan ama kapatılmayan uygulamalar telefonun bataryasını gereksiz yere tüketir. Bu yüzden telefon üreticileri kullanma talimatlarında bataryayı verimli kullanmak için gereksiz programlarının silinmesini ya da kapatılmasını tavsiye derler. Ertelediğimiz işler de aynı şekilde beyimizin arka planında suçluluk duygusu, korku, endişe gibi olumsuz programları çalıştırarak enerjimizi tüketir.

Kendinize Yalan Söylemeyin

Uzaya giden araçlar kalkış anında yakıtlarının yarısını kullanır. Geriye kalan yakıt 2-3 yıl boyunca aracın hedefini tamamlaması için yeterlidir. Bu durumda başlamanın önemini bir kez daha anlamış oluyoruz. Ertelenen her şey için bu mantığı oturtabilmek önemlidir. Başladım ve bu işin yarısını bitirdim, yarın tekrar başlayacağım ve kalan yarısını da bitireceğim diyerek erteleme alışkanlığından kurtulmak mümkündür. Bu sayede yıllardır biriktiği için sorun haline gelmiş işler bile kısa sürede çözüme kavuşacaktır.

İnsanların erteleme süreçlerinde en çok başvurdukları yöntem kendilerine yalan söylemeleridir. Başlayacağım, yapacağım, şu diziden sonra kalkacağım gibi yalanlar insan ruhuna zarar verir. Kendimize güvenimiz zedelenir, özgüvenimiz azalır. Bunlar insanı başarısızlığa doğru sürükleyen şeylerdir. Yapılması gereken şeyi yapmak, ertelememek, hızlı bir şekilde karar vermek önemlidir. Bunları yaparken planlı olmayı unutmamak gerekir. Yapacağınız şeye karar verin ve yapın. Beklemek kimseye bir şey kazandırmaz.

Bugün ya da yarın yapılması gereken bir işi ertelemek mevcut zamanın kalitesini düşürür. Bugün yapacağınız bir iş sayesinde yarın farklı bir şey yapabilirsiniz. Bugün ertelediğiniz bir iş yarın bir fırsat kaçırmanıza neden olur. “Bugünün işini yarına bırakma” atasözü çok doğrudur, eğer bırakırsan işler birikir. Her yeni gün, daha yoğun bir gün haline gelir ve insanı daha çok boğar.

Seçim Yapmayı Öğrenin

İnsan şimdide yaşamayı, sorunları anında çözmeyi öğrenirse, gelecekte yapması gereken şeyler gözünde büyümez. Bilmediğiniz konular hakkında yardım isteyin. Herkes her şeyi mükemmel seviyede bilmek zorunda değildir. Herkesin kendine özgü yeteneği ve bilgi birikimi vardır. İnternet kavramı ile bilgiye ve insanlara ulaşmak çok daha kolaydır. Her sorunun cevabının olduğu bir yer vardır. Araştırmak ve istekli olmak, gerektiğinde yardım istemek ertelemenin önüne geçer. İnsanlar sevdikleri işi yaparlarsa başarılı olabilirler ancak insanın sevdiği işi bulması da uzun zaman alır. Bu yüzden mevcut işin sevilmesi ve sahiplenilmesi başarıyı artırır. Kişinin başarı potansiyelini yükseltir.

Seçim yapmamak insanı ertelemeye sürükler. Ertelemeyi seçmek ise yapılmış gerçek bir seçim değildir. Hareket ettiğinizde önünüze bir hedef gelir, ertelemeyi seçtiğinizde ise hiçbir şey… Bilgiye ulaşabilirsiniz, kendinizi inandırabilirsiniz, motive olabilirsiniz bunların hepsine sahip olan fark yaratan tek bir şey vardır: Yapmak! İnsanlar bazen sırf enerjileri olmadığı için erteleyebilirler. Bunun temelinde önceden ertelenen ve insanı yoran işler vardır. Bu kişinin uyku düzenine, beslenme düzenine etki eder ve fiziksel olarak da sorun yaşamasına yol açar. Eğer erteleme alışkanlığından kurtulursak, yapacaklarımızı anında “şimdi” yaparsak hem enerjimiz yükselir hem de sağlıklı oluruz.

Read More
turhan-guldas-Asiri-Koruma-Zarar-Verir
Genel
Ekim 6, 2025by turhanguldas

Aşırı Koruma Zarar Verir

Aşırı Koruma Zarar Verir

Kişisel gelişimin temeli çocuklukta atılır. Problemleri, psikolojik problemleri olan insanların geçmişine baktığımızda, bu temel eksikliklerin çoğunun çocuklukta başladığını görürüz. Çocuklukta yaşanan deneyimler, bireyin ileriki yaşamında nasıl bir yol izleyeceğini belirler.

Mutlu olmak için kendimizi başkalarıyla kıyaslamak, özgüven yetersizliği ve aşağılık kompleksi gibi durumların temelini oluşturur. Bu kıyaslama alışkanlığı çocuklukta başlar; özellikle anne babaların çocukları kıyaslaması, ileride yetişkin bireyde özgüven sorunlarına yol açar. Eğer özgüveni yüksek, mutlu ve başarılı bireyler yetiştirmek istiyorsak, önce işin temelini sağlam tutmalıyız; çünkü temel sağlam değilse, üzerine inşa edilen kişilik dengesi sarsılır.

Gerçek Hayata Hazırlayın!

Aileler, çocuğu ne kadar korurlarsa o kadar iyi yetişir diye düşünebilir. Ancak aşırı koruma, çocukları gerçek hayata hazırlamaz. Örneğin, yıllarca akvaryumda yetişmiş bir balığı okyanusa bırakmak onu kısa sürede öldürür. Çocuk da aynı şekilde, korunaklı bir ortamda büyüyorsa, dış dünyaya çıktığında mutsuz olur. Bu nedenle, çocukları gerçek yaşama uygun bireyler olarak yetiştirmek gerekir. Onu birey olarak görmek, kişiliğini, isteklerini, duygularını ve genetik yapısını kabul etmek çok önemlidir.

Çocukları aşırı korumak, onların kendi becerilerini deneme ve hata yapma fırsatlarını sınırlar. Altın kafeste yetiştirilen çocuk, gerçek hayata çıktığında özgüvenini kaybeder. Küçük zorluklarla başa çıkmayı öğrenemeyen bir çocuk, ileride uyum ve sosyal beceri sorunları yaşayabilir. Bu nedenle çocuk, kendi başına yapabildikçe desteklenmeli; basit görevlerde bile “Ben yapabiliyorum” duygusunu deneyimlemesine izin verilmelidir.

Kendini Değerli Hissetmeli

Anne babanın görevi, çocuğun kendinden ayrı bir birey olduğunu fark etmek ve ona bu alanı tanımaktır. Çocuğa yapmadığımız bir şeyi, örneğin eşimize veya arkadaşımıza yapmadığımız bir davranışı, ona da yapmamak gerekir. Sınırsız sevgi ve saygı göstermek, onun kendini güvende hissetmesini sağlar. Çocuk, kendini değerli hissettiğinde ve birey olarak kabul edildiğinde, özgüveni de doğal olarak gelişir.

Sonuç olarak, kişisel gelişimin temeli çocuklukta atılır ve bu temel, aile tutumları, özgüven ve gerçek yaşama hazırlıkla şekillenir. Çocuklukta verilen sevgi, ilgi ve farkındalık, bireyin gelecekteki başarısı ve mutluluğu için en önemli yatırımdır. Sağlam atılan temeller, güçlü ve dengeli bireyler yetiştirir; eksik veya yanlış temeller ise ileride telafisi zor boşluklara dönüşebilir. Çocukluk dönemi, kişisel gelişimin en kritik aşamasıdır ve doğru yönlendirme, onu güvenli, mutlu ve özgüvenli bir birey olarak yetiştirmenin anahtarıdır.

Read More
turhan-guldas-mantra-yazmak
Genel
Eylül 29, 2025by turhanguldas

Mantra Yazmak Kariyerinizi Nasıl Değiştirir?

Mantra Yazmak Kariyerinizi Nasıl Değiştirir?

Mantralar, hayatımızın birçok alanında fark yaratabilecek güçlü bir araçtır. Kariyerden ikili ilişkilere, eğitimden kişisel gelişime kadar geniş bir yelpazede etkilerini gözlemlemek mümkündür. Özellikle disiplinli bir şekilde yazıldığında ve düzenli tekrar edildiğinde, hem zihinsel hem de duygusal dünyamızda önemli değişimler yaratır.

Odaklanma Gücü Artar

Mantra yazanların geri bildirimleri, bu pratiğin kariyer üzerinde ciddi etkiler yarattığını gösteriyor. Kişi, düzenli yazma alışkanlığı kazandığında disiplin geliştiriyor, aynı zamanda kendi düşünce ve hedeflerini daha net görmeye başlıyor. Zihin, mantralar aracılığıyla gün içinde defalarca programlanıyor ve bu da kişinin odaklanma gücünü artırıyor.

Öğrenciler açısından bakıldığında, mantraların derslere konsantre olmayı kolaylaştırdığı görülüyor. Gençlerin aklı genellikle dağınık olur, bu yüzden derslere ve sınavlara odaklanmakta zorlanabilirler. Mantralar, anda kalmayı sağladığı için öğrenilen bilgilerin daha iyi anlaşılmasına ve hafızada kalmasına yardımcı olur. Bu sayede sınavlarda veya herhangi bir bilgi ölçümünde çok daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.

Kariyer yolculuğuna yeni başlayanlar için de mantraların katkısı büyüktür. Bugün lise veya üniversitede alınan kararlar, gelecekte oturulacak evi, yapılacak mesleği, sahip olunacak çevreyi ve hatta seçilecek eşi bile etkileyebilir. Bu yüzden eğitim döneminde kazanılan bilgi ve disiplin büyük önem taşır. Mantralar da bu süreçte kişinin hedeflerine odaklanmasını kolaylaştırır ve motivasyonu artırır.

Çalışma Hayatında Mantra

İş hayatına atılan kişiler için mantraların sağladığı en önemli avantaj, fark yaratmaktır. Düzenli olarak mantra yazan biri, zihnini sürekli hedeflerine odaklı tutar. Yazılan her cümle, bilinçaltında defalarca tekrar edilir ve bu da kişinin davranışlarına, kararlarına ve performansına yansır. Böylece kişi iş ortamında daha disiplinli, üretken ve motive olur. Bu fark da zamanla kariyer yolunda ciddi avantajlar getirir.

Özetle, mantralar yalnızca bir tekrar cümlesi değil; kariyerimizi, eğitimimizi ve iş hayatımızı şekillendiren güçlü bir zihinsel araçtır. Düzenli uygulandığında, kişinin hem odaklanmasını hem de hedeflerine ulaşma gücünü artırır. Kariyerinizde ilerlemek veya iş hayatında fark yaratmak istiyorsanız, mantra pratiğini günlük hayatınıza katmak büyük bir destek sağlayabilir.

Read More
turhan-guldas-Zenginligi-Yaratan-Zihin
Genel
Eylül 22, 2025by turhanguldas

Zenginliği Yaratan Zihin

Zenginliği Yaratan Zihin

Para ve bolluk, dışarıda aradığımız bir şey gibi görünse de, gerçek yaratım gücü zihnimizdedir. Düşüncelerimiz para enerjisini şekillendirir ve hayatımıza yansır.

Her düşünce bir enerji frekansıdır; olumsuz ve sınırlayıcı düşünceler para blokajları yaratırken, olumlu ve destekleyici düşünceler bolluk bilincini güçlendirir.

Zihin ve Para Arasındaki Bağlantı

Bilinçaltı programlama, hayatımızdaki sonuçları doğrudan etkiler. Zihninizdeki kalıplar, sizin gerçekliğinizi oluşturur:

  • “Para zor kazanılır” kalıbı para akışını yavaşlatır.
  • “Bolluk benim hakkım değil” kalıbı içsel bolluk deneyimini sınırlanır.
  • “Zenginlik sadece şanslı olanlara gelir” kalıbı da fırsatların gözden kaçmasına sebep olur.

Oysa zenginlik yaratmak, bu zihinsel kalıpları fark etmek ve dönüştürmekle başlar.

Düşünceleri Gerçekliğe Dönüştürmek

  1. Farkındalık: Her düşüncenizi gözlemleyin. Para ile ilgili hangi düşünceler sizi sınırlandırıyor?
  2. Sorgulama: Bu düşünceler gerçekten bana mı ait, yoksa öğretilmiş bir kalıp mı?
  3. Yeniden Programlama: Olumsuz düşüncenin yerine destekleyici bir cümle koyun.

Örnekler:

  • “Para benim için zor” yerine “Para bana kolayca ve doğal olarak akar.”
  • “Bolluk benim için mümkün değil” yerine “Bolluk benim doğal halimdir ve hayatıma akıyor.”

Bu süreç, zihni içsel bolluk ve bolluk bilinci ile uyumlandırır.

Günlük Pratik: Zihninizi Eğitmek

Her sabah veya akşam 5–10 dakika ayırarak:

  • Zihninizdeki sınırlayıcı düşünceleri yazın.
  • Her birine destekleyici bir para mantrası yerleştirin.
  • Mantrayı tekrarlarken, paranın ve bolluğun hayatınıza aktığını hayal edin.

Bu pratik, bilinçaltı programlama yoluyla zenginlik yaratmak için güçlü bir araçtır.

Zenginliği Yaratmanın Gücü Sizin Elinizde

Zihnimizi bilinçli şekilde yönlendirdiğimizde, para enerjisi serbest kalır ve hayatımıza akar. Bolluk bilinci geliştirildiğinde, zenginlik sadece bir hedef değil, yaşamın doğal bir parçası hâline gelir.

Unutmayın, düşünceleriniz gerçekliğinizin tasarımcılarıdır. Zihninizi doğru programlayın, bolluk hayatınıza kolaylıkla akacaktır.

Read More
turhan-guldas-kisisel-gelisim-blog (1)
Genel
Eylül 15, 2025by turhanguldas

Bilinçaltına Mesaj Göndermenin Sırrı

Bilinçaltına Mesaj Göndermenin Sırrı

Beynimiz, düşündüğümüzden çok daha farklı bir dil kullanır. Günlük hayatta kurduğumuz mantıklı ve düz cümlelerin ötesinde, beynin kendine özgü bir iletişim biçimi vardır. Bu dil, kelimelerden çok daha güçlüdür. Çünkü bilinçaltı, sözcüklerden ziyade hislerle, imgelerle ve tekrarlarla hareket eder.

Birçok insan hayatında neden aynı döngülerin tekrarlandığını merak eder. Oysa cevap oldukça basittir: Beyin, hangi mesajı sık sık alıyorsa onu gerçek kabul eder ve o yönde davranmaya başlar. Biz bilinç düzeyinde farklı şeyler düşünsek bile, bilinçaltı kendi aldığı mesajları uygular. İşte bu yüzden beynin diliyle konuşmayı öğrenmek, hayatımızı dönüştürmenin en etkili yoludur.

Sık ve Güçlü Tekrarlar

Beynin dili; görseller, semboller, duygular ve tekrarlarla çalışır. Siz bir kelimeyi yalnızca düşüncede bıraktığınızda, beyniniz bunu kısa süreli bir veri olarak algılar ve hızla unutur. Ama aynı kelimeyi, güçlü bir duygu ve canlı bir imgeyle desteklediğinizde, beyniniz için bu bir “gerçeklik” haline gelir. Örneğin, “ben başarılıyım” cümlesi zihinde sıradan bir söz gibi kalabilir. Fakat kendinizi sahnede alkış alırken ya da hedefinize ulaşmışken canlandırdığınızda, beyniniz bu sahneyi gerçekmiş gibi kaydeder.

İşte bilinçaltına mesaj göndermenin en etkili yolu budur: Kelimeleri tekrar tekrar kullanmak, onları hislerle güçlendirmek ve mümkünse görselle desteklemek. Çünkü beyin, tekrar edilen mesajları birer gerçeklik kodu gibi algılar. Ne kadar sık ve güçlü tekrar yaparsanız, bilinçaltınız o mesajı o kadar hızlı kabul eder.

Mesajlarınız Net Olsun

Burada önemli olan bir diğer nokta da mesajın netliğidir. Belirsiz, kararsız ya da olumsuz ifadeler beynin dilinde etkili değildir. “Başarısız olmak istemiyorum” dediğinizde bilinçaltınız aslında yalnızca “başarısız olmak” kısmını algılar. Çünkü onun dili “olumsuzluk eklerini” ayırt etmez. O yüzden mesajınızı her zaman pozitif, kısa ve güçlü kurmalısınız.

Sonuç olarak, bilinçaltına mesaj göndermenin sırrı; doğru kelimeleri seçmek, onları duyguyla beslemek ve sabırla tekrarlamaktır. Beyniniz, bu mesajı gerçek kabul ettiğinde tüm davranışlarınız, alışkanlıklarınız ve hatta beden kimyanız bu yeni inanç doğrultusunda şekillenmeye başlar.

Unutmayın, beyniniz sizin kurduğunuz günlük dili değil, kendi özel dilini anlar. Siz onunla kendi dilinde konuşmaya başladığınızda, yaşamınızda mucizevi dönüşümlere tanık olabilirsiniz. Çünkü hayat, bilinçaltına yazdığınız kodların bir yansımasından başka bir şey değildir.

Read More
turhan-guldas-kisisel-gelisim-blog
Genel
Eylül 8, 2025by turhanguldas

Az Düşün Çabuk Yaz

Az Düşün Çabuk Yaz

Mantra yazma konusunda ne kadar az düşünürseniz, o kadar çabuk yazarsınız, o zaman bu metot daha etkili bir sonuç verir.

Düşünmeden yazın. Bu doğru mudur diye düşünmeyin. Aynı anda sevdiğiniz müzikleri dinleyerek bilinçaltınızın derinlerine inerseniz daha etkili olabilir.

Mantra yazma konusunda küçük bir tüyo vereyim. Diyelim ki kendi kendinize “mükemmelim” diyorsunuz. Ama iç sesiniz, yani bilinciniz “Sen mükemmel değilsin, fazla kiloların var, burnun düzgün değil, doğru dürüst bir işin yok…” gibi olumsuz karşılıklarla önünüze bir sürü engel koymaya çalışıyor.

Bilinç, Gardiyan Gibidir

Bilinç, kapıdaki gardiyan gibi içeri giren düşünceleri önce süzgeçten geçirir ve çoğu zaman da dirençli yorumlarla geri çevirir. Bu tip yorumlarla karşımızda bir bariyer oluşturan bilincimizle mücadele etmek için birtakım yollar deneyerek başarıya ulaşabiliriz. Örneğin mantra yazarken kulaklığımızı takalım ve sevdiğimiz müzikleri dinleyelim. Bu yöntemle bilinci oyaladığımız için düşüncelerimizi yan kapıdan içeri sokarız. “Ben muhteşemim, İngilizceyi çok iyi konuşuyorum, mükemmel bedenimi yaratıyorum.” gibi mantraları söylediğiniz zaman bilinciniz direnç gösteriyorsa onu oyalamanın en keyifli taktiği budur.

Müzik, bilincinizi meşgul ederken, bilinçaltınıza ulaşmanız daha kolay olur. Düşünmeden yazdığınız zaman bilinçaltına rahatlıkla girebilirsiniz. Bilinçaltı çocuk gibi olduğu için söylediğimiz her şeyi kabul etmeye, inanmaya yatkındır. Söylediğimiz şeyleri yorumlamadan, analiz etmeden olduğu gibi kabul eder.

İnsanın İçi Yalan Söylemez

Auranızla yaydığınız mesajları düşünün. İnsanlarla karşılaştığınızda, güzel bir insan olduğunuza dair bir enerji yayarsanız onlar da öyle düşünür. Çünkü bir insanın içi yalan söylemez; o öyle diyorsa doğrudur. Bir de tersini düşünün. Kendinize güveniniz yoksa, siz içinizdeki o özgüven eksikliğini, kafanızdaki soru işaretlerini auranız aracılığıyla dışarı yansıtırsınız.

“Ben güzel değilim, ben akıllı değilim, ben aptalım.” gibi içinizden kendi kendinize yaptığınız yorumlar ve benzetmeler, olduğu gibi dışarı yansır ve insanlar siz kendinizi nasıl görüyorsanız öyle görürler. Düşüncelerinizin yansımasını çevrenizdeki insanlardan her zaman alırsınız; olumlu ya da olumsuz!

Read More
ideal-bir-gun-yasamak
Genel
Eylül 1, 2025by turhanguldas

İdeal Bir Gün Yaşamak

İdeal Bir Gün Yaşamak

Her sabah yeniden doğuyoruz. Her yeni gün, yeni bir doğuştur. Önyargılardan, geçmişin olumsuz birikimlerinden arınmış olarak ve o günü sanki “ömrünüz sadece bir günmüş” gibi yaşayın. Ne demek bu; sevginizi dile getirin, duygularınızı dile getirin, yapmak istediklerinizi yapın, ertelemeyin, yaşamak istediklerinizi, görmek istediklerinizi görün ve o günün her saniyesini mükemmel kullanın.

Uyuduğunuzda, “Ben bugün çok güzel bir gün geçirdim” deyin. Hayat amacımızın püf noktası gelişimdir. Amacımız her gün kendimizi bir tık daha yukarı taşımak, mental olarak, maddi olarak, duygusal olarak geliştirmek olmalıdır. Her konuda kendimizi geliştirmek için, çıtamızı yukarı çekmek için potansiyelimizi kullanmalıyız.

Video İzler Gibi

Aslında başarının sırrı çok basit. Diyelim ki günü yaşadık, akşam oldu, yatağa girdik ve meditasyon yapıyoruz. Uzanıyoruz ve günü gözden geçiriyoruz. Yapılması gereken şey günü sabahtan itibaren her saatini, her dakikasını, her saniyesini bir video izliyor gibi kafamızda izlemektir. Ondan sonra idealde nasıl olması gerekiyordu diye düşünüp videoyu geri saralım.

Şöyle düşünebiliriz: Aslında idealde saat sekizde uyanmamız gerekiyordu? Biz dokuzda kalktık. Neyi kaçırdık? Spor yapmayı kaçırdık, tamam. Peki, şimdi videoyu geriye sarıp şöyle düşünelim: Sabah sekizde kalktık, spor yaptık, sağlıklı, zinde bir şekilde güne başladık, güzel bir kahvaltı yaptık, yemememiz gereken besinler varsa onları yemedik. Ve ideal günü kafamızdaki ideal şekliyle yazdık. O günü yaşadık, onu öyle canlandırdık ve evrene o haliyle gönderdik.

Eksiklerimizi Görebilmeliyiz

Bir gün sonrayı da planlarken yapacaklarımızı bu şekilde planlamalıyız. Akşam olduğunda bir gün öncesinin muhasebesini yapmalıyız. O gün birileriyle tartıştıysak, onları affedip, olumsuz senaryoları zihnimizden atmalıyız. Sorunları kronik bir hale getirmemek için beynimizde tutmayıp, henüz tazeyken sistem dışına, çöpe atmalıyız. Ve olması gerektiği gibi, hayalimizdeki, idealimizdeki gibi canlandırıp yaşayarak beyne ideal senaryoyu vermeliyiz. Yani evrene ideal senaryoyu göndermeliyiz. Böylece her gün bir tık daha artırarak “ideal ben olmaya” yaklaşırız. Eksiklerimizi görerek onları tamamlamaya yöneliriz.

Başarı böyle bir şeydir, her gün küçük adımlar ile gerçekleşebilen bir olgudur. Hiçbir zaman bir insan bir günde başarılı olamaz. Eğer başarılı olursa da bir temeli olmadığı için, o bina kısa zaman içinde çöker. Kalıcı bir başarı için her gün üzerine biraz daha koymak gerekir.

Daha iyisini yapmak için daha çok çalışmak lazım, diğerlerinden öne geçmek için daha çok ve daha çok… Başarı fedakarlık ister. Bizim kendi planımız olacak, kendi planımızın ve hayallerimizin peşinden koşacağız ama evrenin bizim için yapmış olduğu planlara da saygı duyacağız. Onları almaya da her zaman açık olacağız.

Read More
cocuk-akvaryumda-yetistirmeyin
Genel
Ağustos 25, 2025by turhanguldas

Çocuğunuzu Akvaryumda Yetiştirmeyin

Çocuğunuzu Akvaryumda Yetiştirmeyin

Anne ve babalar, çocukların bu dünyadaki gardiyanları değildir. Siz çocuğunuzun sadece rehberisiniz. Onun yerine yapmaktansa, ona rehberlik edin. Sorumluluklar verin. Yaşı küçük diye göz ardı etmeyin. Yardımcı olun ama yol gösterici anlamda… O kendi başına, kendi ayakları üzerinde durmasını öğrenecek ve siz ona her zaman rehberlik edeceksiniz.

Çocuğunuzun bir birey olduğunu sakın unutmayın. Kendi karakteri, kendi duyguları, kendi istekleri, kendi genetik yapısı, kendi beyni ve kişiliği olan bir birey… Onun isteklerine, onun kişiliğine saygı duymalısınız. Ne yazık ki ailelerin en çok yaptığı hata fazla korumacılıktır. Fanusta ve pamuklar içerisinde çocuk yetiştirilmez.

Çocuğunuz akvaryum içerisinde yetişmesin. Örneğin, akvaryumda bir balığımız var. Akvaryumda yetişmiş, hiç okyanus tecrübesi olmamış o balığı okyanusa bırakın… Hayatta kalmayı becerebilir mi? Akvaryum içerisinde yetişen balıklar okyanusa bıraktığınız zaman bir dakika içerisinde ölür. İşte, siz de çocuğunuzu her şeyden izole ederek ona farklı bir ortam yarattığınız zaman çocuğunuz asosyal olabilir.

O da Bir Gün Dışarı Çıkacak!

Çocuklarımızı da aynı bu örnekteki gibi; sokakta kirlenmesin, kavga etmesin gibi nedenlerle dışarı çıkartmazsak, hayat deneyimlerini edinmesini engellersek, gerçek yaşama adapte olmasını zorlaştırmış oluruz. Bilin ki çocuğunuz bir gün büyüyecek ve dışarı çıkacak.

Çocuğunuz küçük yaşlardan itibaren paylaşmasını öğrensin, sevgiyi öğrensin, diyaloğu öğrensin, başka insanlarla iletişim kurmasını öğrensin. Bunların hepsi küçük yaşlarda sağlanır.

Siz çocuğunuzu koruma güdüsüyle onu bir cam fanusta yetiştirirseniz ona hiçbir faydası olmaz. Aksine sonradan özgüveni olmayan, asosyal, topluma uyum sağlayamayan bir çocuk yetiştirmiş olursunuz. Korumacı davranışlarla yetiştirme tarzı, ileride çocukları olumsuz etkileyebilir. Bırakın çocuklar “kötü” olarak anlamlandırdığımız gerçek yaşamı deneyimlesinler. Çocuk zorluk çekerse daha sonra yükselir. Gerçek yaşamla mücadele edebilecek güce erişmiş olur. Unutmayın, kötü aslında iyidir!

Siz Sadece Rehbersiniz

Aşırı korumacı olmak çocuğun kişisel gelişimine çok büyük zarar verir. Bir kuşu kafeste büyütüp sonra doğal hayatına bırakırsanız yaşayamaz. Kurda kuşa yem olur. Çocuk da öyledir. Çocuğu kapalı bir ortamda büyütüp kimseyle görüştürmezseniz, insanlarla iletişimini kesip kötü şeyler öğrenir diye engellerseniz, çocuk sonradan asosyal olur ve hiçbir şeye uyum sağlayamaz. Normal ve doğal ortamlarında çocuk yetiştirmek gerekir. Çocuk kavga da edecek, yeri gelecek kendisini savunacak… Çocuğunuza kendini savunmasını siz öğreteceksiniz.

Ders çalışırken ona yardım edin ama siz o dersi çözmeyin. Ödevi çocuk yapacak. Siz ödevi yapmak için orada değilsiniz. Siz sadece rehbersiniz, siz sadece destek veren birisiniz. Siz ödevi yapacak kişi değilsiniz, onun yapması gerektiğini, nasıl bir yol izlemesi gerektiğini öğretmelisiniz. Çoğu zaman anne babalar kolayına kaçıyor, ödevi kendisi yapıyor. Çocuk ondan bir fayda sağlayamaz. Elbise mi giyecek bırakın kendisi giysin, sadece nasıl giyeceğini gösterin. Yemek yerken üstüne mi döküyor, bırakın döksün. Belli bir süre sonra öğrenecektir. Kendi yaptığı zaman, başarma duygusu güçlenir.

Read More
mantra
Genel
Ağustos 18, 2025by turhanguldas

Mantra Kelimelerinin Gücü

Mantra Kelimelerinin Gücü

Mantra kelimeleri üzerine çokça yazılıyor, söyleniyor. Peki ama neden yazıyoruz? Neyi niçin yazdığımızı gerçekten biliyor muyuz? Her gün tekrar ettiğimiz bu kelimeler, yalnızca bir alışkanlık mı yoksa bilinçli bir seçim mi?

“Bugün”, “daha mükemmel” ve “biz” kelimeleri; bu üçlü, aslında yaratım sürecimizin merkezinde yer alıyor. Bu yazıda, bu kelimeleri neden seçtiğimizi, neyi temsil ettiklerini ve bilinçaltımız üzerindeki etkilerini açıklayacağız.

Neden “Bugün” Diyoruz?

Bilinçaltı, beş yaşındaki bir çocuk gibidir. Bir çocuğun anlayabileceği türden basit, sade, kısa ve somut cümleler kullanmalıyız. Uzun ve karmaşık cümleler bilinçaltı tarafından anlaşılmaz. Bu nedenle, mantralar mümkün olduğunca net ve doğrudan olmalıdır.

“Bugün” kelimesi, bu netlik içinde özel bir yere sahiptir. Çünkü bir gün, bir ömür gibidir. İnsan sabah uyandığında doğar, gün boyunca yaşar, gece uyurken ise ölür. Her gün bu döngüyü tekrar ederiz. Bu yüzden “bugün” çok önemlidir. Bugünü iyi değerlendirmek, bir ömrü iyi değerlendirmek gibidir.

Geçmişi ve geleceği bir kenara bırakır, sadece bugünü yaşarsak, anda kalırsak, yaratım gücümüzü tam olarak kullanabiliriz.

“Daha Mükemmel” Olma Hali

“Daha mükemmel” kelimesi, geçmişte yaptıklarımızı küçümsemek ya da değersizleştirmek anlamına gelmez. Tam tersine, bugüne kadar yaptıklarımızla gurur duyarız. Ancak insan her zaman daha iyisini yaratabilir.

Sadece “mükemmel” diyerek noktayı koymak, gelişimi durdurur. Oysa “daha mükemmel” diyerek kendimize alan açarız. Bu ifade, potansiyelimize ulaşma yolculuğumuzu destekler.

İnsan, dünyadaki en mükemmel varlıktır. Ancak önemli olan, bu mükemmelliği kullanabiliyor muyuz? Potansiyelimizin her noktasına erişebiliyor muyuz? “Daha mükemmel” ifadesi, bu potansiyeli harekete geçiren bir kapıdır.

Neden “Biz”?

Vücutta yaklaşık 60 trilyon hücre vardır. Her hücre, kendi bilincine sahiptir ve komut bekler. Bu hücreler, “biz” dendiğinde birleşir, toplanır ve senin gücüne saygı göstererek seni desteklemeye başlar.

“Biz” kelimesi, sadece zihne değil, aynı zamanda kalbe de seslenir. Kalp, düşünce ve duyguları organize eden merkezlerden biridir. “Biz” dediğimizde beynimizi, kalbimizi, bedenimizi, hücrelerimizi, ruhumuzu ve evrenin gücünü bir araya getiririz.

Bu bir bütünlüktür. Artık yalnız değiliz. Ailemiz, çevremiz, iş arkadaşlarımız, şehirdeki ve dünyadaki insanların enerjileri de bizimle birlikte çalışmaya başlar. “Biz” sadece bir zamir değil, aynı zamanda kolektif gücün çağrısıdır.

Yaratım Gücünü Hatırlamak

“Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” dediğimizde, aslında içimizdeki yaratıcı gücü aktive ederiz. Çünkü bizi yaratan güç, ruhumuza kendi parçasından bir kıvılcım koymuştur.

İnsan, yaşadığı evi yaratır, kendisinin daha iyi bir versiyonunu yaratır, eserler yaratır, müzikler, tablolar, mimari yapılar ortaya koyar. Yaratıcılık insanın doğasında vardır. Elbette bu, Tanrısal yaratımla karıştırılamaz. Ama insanın yaratma gücü, kendi potansiyelini gerçekleştirme gücüdür.

35 Yıllık Birikimin Özeti

Bu kelimeleri seçmemin ardında 35 yıllık deneyim, tekrar ve gözlem var. Defalarca denedim, her saniye, her salise tekrar ettim. Bugün, biz, daha mükemmel… Ve sonunda bu cümlede karar kıldım: “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz.”

Bu cümleyle sonuç aldım. Bu mantıkla, bu yapı ile sonucu gördüm. Başka hiçbir yöntemle bu denli güçlü bir karşılık alamadım. Bu yüzden paylaşmak zorundaydım. Çünkü bu bilgi sadece bana ait olamazdı. Evren sana bir bilgi gönderiyorsa, onu paylaşmazsan sana bir daha göndermez. Paylaşım bereketi getirir. Güç paylaşılınca çoğalır.

Her şey “biz” kelimesinin etrafında şekilleniyor. “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” demek; hem bir niyet, hem bir enerji, hem de bir eylem çağrısıdır. Bu cümle, sadece bir mantra değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.

Bugün, birlikte daha mükemmel bir “biz” yaratmak dileğiyle…

Read More
negatif-bilic-alti
Genel
Ağustos 11, 2025by turhanguldas

Negatif Bilinçaltı Hayatınızı Nasıl Mahveder?

Negatif Bilinçaltı Hayatınızı Nasıl Mahveder?

Bilinçaltının gücünü ve özelliklerini defalarca anlattık. Özellikle negatif düşünmenin ve negatif bilinçaltının hayatımızda nasıl etkiler yarattığına şimdi birlikte bakacağız. Öncelikle sağlıktan başlamak istiyorum. Düşünebiliyor musunuz, gün boyunca sürekli hastalıklarla ilgili negatif düşünceler besleyen biri sağlıklı olabilir mi? “Ben hastayım, ailemde şu hastalıklar var, tansiyonum var galiba, şekerim var galiba, bağışıklık sistemim çok düşük” gibi negatif düşünceleri tekrar edip durdukça, aslında hayatımıza bu olumsuzlukları çekiyoruz.

Bilinçaltımız, farkında olmadan ona gönderdiğimiz mesajları bizim isteğimiz olarak algılar. Hastalık iyi ya da kötü fark etmez, sadece “hastalık istiyorum” diye düşünür. Siz neyi tekrar ederseniz, neye odaklanırsanız hayatınıza onu çekersiniz. Bu, mıknatıs gibi bir mekanizmadır. Bu yüzden düşüncelerinize dikkat etmek zorundasınız. Negatif düşünceler hayatımızda zehir etkisi yapar, günbegün elimizden hayatımızın damla damla akıp gitmesine neden olur.

Sağlıkta olduğu gibi, ilişkilerde de negatif bilinçaltı birikimleri bizi olumsuz etkiler. “Eşim beni sevmiyor, kimse beni sevmiyor” gibi takıntılarla dolu bir zihin, mutlu olmayı zorlaştırır. İnsanlar iletişimde en çok sözlere önem verir diye düşünür ama aslında durum farklıdır. Beynimizin 60 trilyon hücresine gönderdiğimiz sinyaller, salgılar, beden dili, duruş ve enerjimizle karşı tarafa sürekli mesaj göndeririz. Konuşurken bu enerjiyi de yansıtırız.

Mesela “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” gibi pozitif mantralar kullandığınızda, bu “biz” kelimesinin gücüyle eşinizle bir bütün olduğunuzu fark eder ve size saygı duyar. Sadece “ben” diyerek, bencil ve egoistçe düşünerek ilişkide başarılı olamazsınız. Karşınızdakinin rolünü anlamak ve “biz” olabilmek çok önemlidir. Böylece bilinçaltındaki pozitif düşünceler karşı tarafa yansır.

Karşınızdaki Kişi Hisseder

Tersi durumdaysanız, örneğin kıskançlıkla dolu, sürekli “beni aldatıyor, beni sevmiyor” gibi negatif düşüncelerle kafanızı meşgul ediyorsanız, karşınızdaki kişi bunu hisseder. Ağzınızdan tek kelime çıkmasa bile, o negatif enerjiyi algılar. Bu yüzden beyninizden geçen düşüncelere dikkat edin; negatif düşünceler karşı tarafa yansır ve size aynen geri döner. Birisi size saygısızlık ediyorsa, biraz da sizin hatanız olabilir.

Negatif düşüncelerin hayatımıza pozitif katkısı olmaz. Örneğin bir üniversite öğrencisi, “Bu sınavdan geçemem, bu dersi anlayamam” derse, beynine engel koymuş olur ve gerçekten anlamakta zorlanır. Oysa, “Bunu yaparım, bilmiyorsam öğrenirim, sabah akşam çalışırım” diyerek kendinizi programlayabilirsiniz. Başarı ya da başarısızlık, sizin bilinçaltınıza gönderdiğiniz komutlarla şekillenir.

Negatif komutlar verdiğinizde başarısız olma ihtimaliniz çok yüksektir. Bu yüzden negatif düşünceleri kafanıza sokmayın, geçmiş negatif düşünceleri ise mantranızla silin. “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” diye her gün en az 100 kere tekrar edin. Böyle yapan birinin negatif sonuç alma ihtimali yok denecek kadar azdır.

Hayatta her zaman sorunlar çıkacaktır ama önemli olan onlara nasıl baktığınızdır. Problemleri negatif olarak değil, “Bu benim gelişmem için çözmem gereken bir ödev” olarak görmek, çözümü kolaylaştırır. Negatif duygularla sarmalarsanız, işin içinden çıkamazsınız çünkü baştan mağlupsunuzdur.

Unutmayın, bilinçaltımız bizim gönderdiğimiz komutlara tepki verir. Pozitif düşünürseniz, pozitif yaşarsınız. Negatif düşünürseniz, negatif sonuçlarla karşılaşırsınız. Seçim sizin.

Read More
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
Bu bağlantılardan Dr. Turhan Gülaş hakkında daha fazlasını keşfedin ve bizimle iletişime geçin. Düzenli güncellemeler için hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın.

Hızlı Erişim

Dr. Turhan Güldaş Hakkında
Kişisel Gelişim
TV Media
Basında

Bizi Takip Edin

Instagram
Facebook
YouTube

Copyright © 2025 Dr. Turhan GÜLDAŞ. All Rights Reserved

Yaşam Sihirbazı

back to top
@dr.turhanguldas
15.10.2025 günün mantrası. #mantra #kişiselge 15.10.2025 günün mantrası.

#mantra #kişiselgelişim #pozitifdüşünce 
#bugündahamükemmelbiziyaratıyoruz
Kendi sesini duyamayan, başkalarının gürültü Kendi sesini duyamayan, başkalarının gürültüsünde kaybolur.
14.10.2025 günün mantrası. #mantra #kişiselge 14.10.2025 günün mantrası.

#mantra #kişiselgelişim #pozitifdüşünce 
#bugündahamükemmelbiziyaratıyoruz
Stresi azaltan 3 basit yöntem! #stresyönetimi # Stresi azaltan 3 basit yöntem!

#stresyönetimi #mantra #meditasyon
Kısa bir duraklama, büyük farkındalık yaratı Kısa bir duraklama, büyük farkındalık yaratır. Yavaşlamak bazen ilerlemenin en akıllıca yoludur!
Dipteysen, orası çıkışın başladığı yerdi Dipteysen, orası çıkışın başladığı yerdir. Kaybolduğunu sandığın yerde aslında kendini buluyorsun!
Ertelemek, konforun tatlı yalanı. Şimdi başla, Ertelemek, konforun tatlı yalanı. Şimdi başla, yarın teşekkür edersin.
Ekim ayında sana en çok eşlik edecek şey hangi Ekim ayında sana en çok eşlik edecek şey hangisi? Durdur ve yoruma yaz😍
Hayatta en zor anlarımız, aslında bizi en çok Hayatta en zor anlarımız, aslında bizi en çok güçlendirenler oluyor. Senin en büyük hayat dersin neydi? 👇
✨ Kendine iyi bakmak → Kendini iyi hissetmek → Güzel enerjileri hayatına çekmek.
Unutma, kontrol sende! 😊
Tüm güzellikler kendini olduğun gibi kabul etti Tüm güzellikler kendini olduğun gibi kabul ettiğinde başlar!

#loveyourself
Para cebinden sessizce süzülüyorsa, farkındalık şart! 🕵️‍♀️ Nereden kaçtığını bilirsen, yönetebilirsin!

#maddidisiplin #parayönetimi
Instagram'da takip et